Ana SayfaGündem

Seçil Erzan ve Yüksek Kârlı Fon Dolandırıcılığı Davası: Detaylar

Seçil Erzan ve Yüksek Kârlı Fon Dolandırıcılığı Davası: Detaylar

Cities Skylines 2 CEO’su Yaptığı Açıklama İçin Özür Diledi
SON DAKİKA! Antalya’ya Meteor Düştü! Meteor Nedir?
Şimdi de Doktorlar Grevde Almanya’da Grevler Bitmiyor
ChatGPT’nin En Büyük Rakibi Gemini 1 Yıl Daha Ertelendi
Alper Gezeravcı’nın Dönüş Yolculuğu Başlıyor.

Sporcu ve iş insanlarının dahil olduğu, ‘yüksek kârlı fon vaadiyle’ dolandırıcılık davasının ilk duruşması geçtiğimiz günlerde gerçekleşti.

Duruşmada meydana gelen olaylar, davaya dair iddianame ve ilgili kişilerin açıklamalarıyla birlikte, dolandırıcılık iddialarına ilişkin detaylar gündeme geldi.

Seçil Erzan, eski Denizbank Levent Büyükdere Caddesi şube müdürü olarak şüpheli olarak yargılandığı davada, bir sonraki duruşma 12 Ocak’ta yapılacak.

İddianamede belirtilen bilgilere göre, iddia edilen dolandırıcılık çarkı şu şekilde işledi:

Seçil Erzan, yaklaşık 10 yıl boyunca Çorlu’da Denizbank Şube müdürü olarak görev yaptı. 2011 yılında aynı bankanın İstanbul Bahçeşehir şube müdürlüğüne atanarak görevine devam etti. Kısa bir süre sonra Florya şube müdürlüğüne getirilen Erzan, en son Levent Büyükdere Caddesi şube müdürlüğüne atandı.

Seçil Erzan, Florya’da görev yaptığı süreçte Galatasaray Futbol Kulübü’ne ait Metin Oktay Tesisleri’nin bulunması nedeniyle Galatasaraylı sporcularla yakın ilişki kurdu.

2011 yılında borsada büyük zararlar yaşayan Erzan, bu zararı kapatmak için tanıdıklarından yatırım vaadiyle para almaya başladı.

2021’den itibaren çıkmaza girdiğini ifade eden Erzan, 2023’te durumunun daha da kötüleştiğini belirtiyor.

Bu noktada, Erzan’ın iddianameye göre, gerçekte var olmayan bir fonun varmış gibi gösterilerek tanıdıklarından yüksek miktarlarda para aldığı ortaya çıkıyor. Erzan, bu fonun içinde Galatasaray eski teknik direktörü Fatih Terim ve Denizbank CEO’su Hakan Ateş’in de olduğunu söyleyerek insanları kandırdığı iddia ediliyor.

Ancak iddianameye göre, söz konusu fon gerçekte mevcut değildi. Erzan, borçlu olan kişilerin paralarını başka birinden aldığı parayla kapatma üzerinden çalışan bir “sistem” kurdu.

Paraların, bazıları banka içinde bazıları banka dışında, çantalar içinde elden teslim edildiği iddia ediliyor. Erzan, belge isteyenlere ise Denizbank kaşesi ve ıslak imzası bulunan belgeler sundu.

Erzan’ın ifadelerine göre, bu “sistemde” yüksek getirili bir fon vaadiyle insanlardan para alındı ve bu fonun içinde önemli kişilerin olduğu iddia edildi. Ancak bu paraların geri ödenemediği, Erzan’ın sıkıştığını fark eden kişilerin başvurması üzerine suç ortaya çıktı.

Erzan, Arda Turan’dan 13 milyon 900 bin dolar aldığını, bunun 6 milyon 400 bin dolarını geri ödediğini, geri kalanını ödeyemediğini belirtiyor. Emre Belözoğlu’ndan ise toplam 4 milyon 200 bin dolar aldığını ancak hiç geri ödeme yapmadığını ifade ediyor.

Ödemeleri yapamayınca suç duyurusu üzerine gözaltına alınan Erzan, 11 Nisan 2023’te Çorlu’da gözaltına alındı.

Seçil Erzan ve Yüksek Kârlı Fon Dolandırıcılığı Davası: Detaylar

Seçil Erzan’ın ifadelerinde dikkat çeken ayrıntılar şunlar:

11 Nisan’daki ifadesinde, sorumluluğu üstlenen ve bankayı suçlamayan açıklamalar yaptı. Örneğin, Bülent Çeviker’den aldığı parayı kandırmak için hazırladığı belgelerin tamamen bankayla alakasız olduğunu, kaşeleri kendisinin bastığını ve imzaladığını belirtti. Erzan, pişmanlık ifadeleriyle insanları kandırdığı için üzgün olduğunu dile getirdi.

Ancak 5 Mayıs’taki ifadesinde, Erzan bankayı suçlayan bir dil kullanarak gözaltına alınmadan önce banka tarafından yapılan şirket içi soruşturmayla ilgili bankayı suçladı. Üst düzey banka yöneticilerinin baskı kurarak kendisine “Bu olay zimmet değil” dediklerini iddia etti. Ayrıca, gözaltına alınmadan önce bankanın kendisine bir telefon verdiğini ve diğer telefonunu kırıp içindeki yazışmaları silmesini istediğini söyledi.

Erzan, bankanın bir şey bilmediğini söyleyerek kendisini kurtarmaya çalıştığını iddia etti ve mağdurlara verdiği tüm evrakları bankada düzenlediğini belirtti.

Dava dosyasında yer alan bilgi notuna göre, Denizbank Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın hazırladığı raporda, banka yetkililerinin 9 ve 10 Nisan’da yapılan görüşmelerin bazı haberlerde gerçeğe aykırı yansıtıldığı belirtiliyor. Raporda, Erzan’ın serum alması ve yeni cep telefonu talebiyle ilgili detaylı ifadeler bulunuyor. Erzan’ın serum talebinin kendi isteği üzerine gerçekleştiği ve cep telefonu talebinin ise tehditler nedeniyle olduğu belirtiliyor.

Davada Seçil Erzan’ın yanı sıra altı şüpheli bulunmaktadır. Şüpheliler arasında Asiye Öztürk, eski Denizbank Levent Büyükdere Caddesi şube müdür yardımcısı da bulunmaktadır. Şüphelilere özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık gibi suçlamalar yöneltilmektedir.

Asiye Öztürk, tutuksuz yargılanmakta olup, suçlamaları reddetmiş ve olayları duyduğunda “şoke olduğunu” ifade etmiştir. Öztürk, acil olduğunu düşündüğü durumlarda Seçil Erzan’ın talebi üzerine bazı belgelere kontrol etmeden ikinci imza olarak attığını belirtmiştir.

Davanın müştekileri arasında ise ünlü sporcular ve iş insanları bulunmaktadır. Bu isimler arasında Emre Belözoğlu, Nestor Fernando Muslera, Arda Turan gibi kişiler yer almaktadır. Davada Seçil Erzan’a 66 yıldan 216 yıla kadar hapis cezası istenmektedir.

Davanın avukatı Aslan, olayın basit bir “ponzi davası” olmadığını, ayrıca bankanın ortadaki durumdan sorumlu olduğunu savunuyor. Aslan, davacıların Seçil Erzan’a güvenmesinin nedeninin, bu kişinin bankadaki yöneticiliğiyle ilgili olduğunu ve sunduğu belgelerin insanların güvenini kazandığını belirtiyor. Kendi müvekkilinin yaşadığı olayda verilen belgelerde şube müdürü ve müdür yardımcısının imzası, banka anteti, kare kodu ve ISIN kodunun bulunduğunu vurguluyor.

Aslan’a göre, müştekilerin Denizbank’a da şikayette bulunduğu anlaşılıyor. Ancak Denizbank Teftiş Kurulu tarafından hazırlanan ön inceleme raporunda bankanın bir kusurunun olmadığı savunuluyor. Raporda, banka sistemlerinde herhangi bir iz bulunmadığı, bankaya ait dökümanın ibraz edilmediği, işlemlerin kayıt dışı yapıldığı ve iddia sahiplerinin ancak aralarındaki para hareketlerinde aksama olduğunda bankayı haberdar etiklerinin belirtildiği ifade ediliyor.

Teftiş Kurulu raporunda, her bir olay için detaylı değerlendirmeler yapılmış. Müştekilerden biri olan Bülent Çeviker ile ilgili değerlendirmede, işlemlerin tamamen Seçil Erzan’ın müşterileri ve güvendiği kişiler arasında yapıldığı belirtiliyor. Bir başka müşteki Volkan Bahçekapılı ile ilgili değerlendirmede ise, Erzan’ın vaat ettiği yüksek getiriye inanan kişinin kendi hesabından parayı çıkarması ve Seçil Erzan’a vermek üzere elden para verme kararı vermesinin beklenmeyecek bir davranış olduğu ifade ediliyor. Arda Turan ile ilgili değerlendirmede de, müştekinin parayı bankacılık sistemi dışında değerlendirmesi ve uzun bir süre Seçil Erzan ile şahsi ilişki kurup bankayı bilgilendirmemesi eleştiriliyor.

Denizbank ise yayımladığı yazılı açıklamada, mağduriyet iddialarının doğrular saklanarak, tek taraflı ve asılsız beyanlarla yapıldığını savunmuş ve bankanın bu olayla ilgisinin olmadığını belirtmiştir.

Seçil Erzan ve Yüksek Kârlı Fon Dolandırıcılığı Davası: Detaylar

Bankacılık zimmeti suçuyla ilgili tartışma, Seçil Erzan’ın belgedeki eylemleri nedeniyle başlatılan soruşturmanın sürecini ve sonuçlarını içeriyor. İddianameye göre, Erzan’ın bankacılık zimmeti suçundan soruşturulması için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’ndan (BDDK) rapor istenmiş. Ancak BDDK, ihbar şartının yerine getirilmediğini belirterek takipsizlik kararı vermiş ve soruşturma nitelikli dolandırıcılık suçu üzerinden devam etmiş.

Bu durum avukat Metin Sinan Aslan ve diğer müşteki avukatlarının itirazına neden olmuş. Aslan, zimmet davasının açılması durumunda cezaların ağırlaşacağını ve ayrıca banka yönetiminin de yargılanma olasılığının artabileceğini ifade ediyor. Zira bankacılık zimmeti suçu, finansal kurumlardaki görevlilerin sorumlulukları çerçevesinde gerçekleştirdikleri suçları kapsar ve bu durum banka yönetimini de içerebilir. Bu noktada, hukuki bir süreç ve mahkeme kararı bekleniyor.

Fatih Terim,

Seçil Erzan’ın ifadesinde bankacılık işleriyle ilgilendiği ve finansal işlemler yaptığı iddialarına karşılık olarak savcılık ifadesinde şu açıklamalarda bulundu:

  • “2012’den itibaren Terim’in tüm bankacılık işleriyle ilgilendiğini, onunla ilgili çok sayıda finansal işlem yaptığını, ancak hukuka aykırı bir işlem yapmadığını, fon adı altında Terim’den para almadığını” ifadelerini kullanmış.

Terim, ayrıca yaşanan olayları duyunca bankaya sinirlendiğini ve bankadaki tüm parasının eşinin başka bir bankadaki hesabına aktarılmasını istediğini belirtmiş. İfadesinde, kendisine mesaj yoluyla gönderilen paranın bir kısmının eşinin hesabına ulaştığını ancak belirli bir miktarın hala gönderilmediğini ifade etmiş. Bankanın gerçekleştirdiği işlemlerin hesap dökümünü inceleyerek detaylı bir inceleme yapacağını ve bunları dosyaya sunacağını belirtmiştir.

YORUMLAR

WORDPRESS: 0